Deizm adında bir inanış son zamanlarda özellikle Türkiye'deki gençler arasında yaygınlaşmaya başlamıştır. Önce alkol ve uyuşturucu gibi alışkanlıklarla gençleri yozlaştırdılar, ardından ahlaki değerlerini sarsmaya çalıştılar. Şimdi de inançlarını hedef alıyorlar. Deizm, peygamber, kutsal kitap veya vahiy olmaksızın bireyin akıl, gözlem ve sezgi gibi yollarla Tanrı'nın varlığına inanmasına dayalı bir felsefi görüştür.
Deizm felsefesi, doğal dünyaya dair gözlemler ve mantığın temel alındığı bir inanış biçimidir. Dinsel bilgiye sadece akıl yoluyla ulaşılabileceğini savunur ve bu sebeple vahiy ve ilahi esinlemeye dayalı tüm dinleri reddeder. İlk deist düşünürler, Tanrı'nın evreni yarattığını ancak dünya işlerine doğrudan müdahale etmediğini savunmuştur. Genel olarak deist anlayış, mucizeler ve vahiyleri reddeder ve Tanrı'yı sadece evrenin yaratıcısı olarak görür.
Deist inanışa göre Tanrı vardır, ancak kutsal kitaplar ve peygamberler yoktur. Bu anlayış, dini emir ve yasakları dışlayarak bireyin kendi aklıyla doğruyu bulabileceğini iddia eder. Ancak insanın yaratılışı gereği rehbere, yönlendirmeye ve ilahi emirleri anlamaya ihtiyacı vardır. İnsanoğlu, ölüp öteki dünyaya gittiğinde hesap vereceğini bilse, iman etmekte tereddüt etmezdi. Ama aksine, böyle bir sorgu olmadığını düşündüğünde, nefsinin peşinden giderek kötülükleri hayat tarzı haline getirebilir.
Deizm, Tanrı’nın varlığını kabul ederken, ilahi müdahaleyi ve kutsal kitapları reddeden bir görüş olarak tanımlanabilir. Tarih boyunca farklı inanç sistemleri (Alevilik, Sünnilik, Hristiyanlık, Budizm, Ateizm vb.) varken, bugün gençler arasında popüler hale gelen bu inanış, insanı dini kurallardan uzaklaştıran bir akım olarak öne çıkıyor. Haram olan ne varsa, serbestmiş gibi gösterilen bir sistem oluşturuluyor. İçki, kumar, zina ve ahlaki çöküntüye sebep olan diğer tüm unsurlar, bireysel özgürlük adı altında meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Zaten uçurumun kenarında olan gençlik, şimdi de tamamen aşağıya itilmek isteniyor.
Sevgili okurlarım, Bizim politikacıların "dış güçler" diye tabir ettiği bazı ülkeler, önce kültürümüzü ve örf-adetlerimizi hedef aldılar, şimdi ise dinimizi bizden uzaklaştırmak için sosyal medya, diziler ve filmler aracılığıyla bilinçaltımızı etkiliyorlar. Eğer bir boşluk içindeyseniz ve imanınız zayıfsa, tek kurtuluş yolunuz Allah'ın emirlerine uymak ve gerçek kutsal kitapların rehberliğinde imanınızı güçlendirmektir.
Son zamanlarda televizyon kanallarında yayınlanan dizilere dikkat edin. Çoğu, eşlerin birbirlerini aldattığı, zenginlik ve dünya nimetlerinin ön planda olduğu, nefsin arzu ettiği her şeyin meşrulaştırıldığı içeriklerden oluşuyor. Eşler birbirine isyan ediyor, aile bağları zayıflatılıyor ve toplumsal değerlerimiz yok ediliyor. Tehlikenin farkında mısınız? Hiç düşündünüz mü, bu kadar yüksek bütçeli diziler ve filmler kimler tarafından finanse ediliyor ve neden sürekli bu tür içerikler üretiliyor? Amaçları açık değil mi?
Maalesef, özellikle Türkiye'de bu bilinçli kültürel saldırı bir virüs gibi yayılmaktadır. Toplumun temel yapı taşlarını zayıflatmak, gençleri manevi olarak boşluğa sürüklemek ve sonunda köklerinden koparmak istiyorlar. Bu süreç, farkında olmadan bizleri içten içe çökertiyor. Uyanık olmalı, gerçek inanç ve değerlerimize sahip çıkmalıyız.